Haber Merkezi
Türkiye’nin birçok bölgesinde etkili olan orman yangınları, sadece ağaçları değil, doğayla iç içe yaşayan göçebe toplulukları da derinden etkiliyor. Nefes Gazetesi’nden Songül Dalgıç Bilgili’nin haberine göre Yaz aylarını Konya yaylalarında, kış aylarını ise Mersin’de geçiren yaklaşık 2.600 nüfuslu Sarıkeçili Yörükleri, bu yangınlardan en çok etkilenen toplulukların başında geliyor.
KEÇİ SAYISI AZALDI
Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Savran, yaşanan felaketin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda kültürel bir yıkım olduğunu vurguladı. “Ağaç yaşamıyorsa biz de yaşamıyoruz. Ölümle yaşam arasında mücadele ediyoruz” diyen Savran, taş ve mermer ocakları ile hidroelektrik santrallerin de yörüklerin yaşam alanlarını tehdit ettiğini kaydetti.
Yüzlerce yıldır yaşadıkları alanlarda orman yangını görülmediğini ifade eden Savran, keçilerin orman ekosistemi üzerindeki olumlu etkilerinin göz ardı edildiğini söyledi.
“Keçiler, dip yangınlarını önler, tırnaklarıyla tohumu toprağa karıştırır, budama yapar. Ancak yıllarca keçi katliamı yapıldı” diyerek, keçi sayısının yüzde 90 oranında azaldığını dile getirdi. Savran, “62 yıl önce vagon vagon keçi ihraç ederdik. Bugün o meralar boş. Su bulamadık, develeri sattık. Artık tankerle keçilere su taşıyoruz. Üretici zor durumda” sözleriyle yaşadıkları zorlukları anlattı.
YAYLALAR KÜL OLDU
Çoban, 2011’de Mersin’de yaşanan büyük yangınlarda kışlık yurtlarının kül olduğunu anlattı. Yangın bölgelerine alınmadıklarını belirten Savran, “Arazi yapısını tanımayan personel müdahale ediyor. Oysa biz, malzeme olmadan bile hangi bölgeden girileceğini, yangının nasıl kesileceğini çok iyi biliriz” dedi. Yanan alanlardaki yeniden ağaçlandırma çalışmalarına da değinen Savran, “Kendi kendine gelişen alanlar daha gür. Ancak dikim yapılan yerlerde bu gelişim çok daha yavaş. Doğa aslında kendini onarabiliyor” değerlendirmesinde bulundu.
KÜÇÜK ÜRETİCİ UNUTULDU
Muğla bölgesindeki göçerlerin kan ağladığını kaydeden Savran, “Zeytinlikleri kesildi, hayvanlarına otlatacak yer kalmadı. Türkiye’de ne hayvancı ne çiftçi destekleniyor. Küçük üretici kimsenin umurunda değil” diyerek yaşadıkları çaresizliği dile getirdi. Orman köylülerinin, çobanların ve göçebe hayatın ormanlarla birlikte yaşadığına dikkat çeken Savran, “Tomruk hesabı yaparak hem ormanlarımızı hem de göçer kültürünü heba ediyoruz” dedi. Masa başında alınan kararlarla göçebe yaşam tarzının sona erdirilmeye çalışıldığını ifade eden Savran, “Yanmayacak bir şey kalmadığında, istediklerini başarmış olacaklar” ifadelerini kullandı.