Haber Merkezi
Mersin Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Ö. Abdullah Özdemir, AR-GE Teşvikleri hakkındaki yaptığı yazılı açıklama ile “Bölgesel ve sektörel düzeyde AR-GE teşvik mekanizması oluşturulmalı” çağrısı yaptı.
TÜİK tarafından yayınlanan Ar-Ge faaliyetlerine ilişkin en güncel verilerin 2023 yılına ait olduğunu söyleyerek, “Buna göre, Türkiye’nin Ar-Ge harcaması 2023 yılında 16,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece, ülkemizin 2023 yılında 1.130 milyar dolar olan gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) içinde Ar-Ge harcamalarının payı yüzde 1,42 olmuştur. Bu oran, 2009 yılından bu yana düzenli olarak artış göstermektedir.
Ülkemizin Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payının sürekli artış eğiliminde olması olumlu bir gelişmedir. Ancak bu oran, Türkiye’nin de üyesi olduğu Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) ülkelerinin ortalaması olan yüzde 2,7'nin neredeyse yarısı kadardır. Örneğin, OECD verilerine göre İsrail’in Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 6,3 düzeyindedir. Aynı oran Kore için yüzde 5, İsveç için yüzde 3,6, Amerika ve Japonya için ise yüzde 3,4 seviyesindedir.
“DÜNYA GENELİNDE AR-GE BÜYÜMESİNİN LOKOMOTİFİ İŞ DÜNYASI”
Diğer yandan, dünya genelinde Ar-Ge büyümesinin lokomotifi iş dünyasıdır. OECD istatistiklerine göre, 2023 yılında toplam Ar-Ge harcamalarında özel sektörün payı OECD ülkelerinde yüzde 74 düzeyinde gerçekleşirken, bu oran AB-27 ortalamasında yüzde 66’dır. Türkiye için ise yüzde 65’tir. EU Industrial R&D Scoreboard verilerine göre, dünyadaki toplam özel sektör Ar-Ge harcamalarının yüzde 85’i 2.000 şirket tarafından yapılmaktadır. Listenin ilk üç sırasında 681 şirket ile ABD, 521 şirket ile Çin ve 185 şirket ile Japonya yer almaktadır. Türkiye’den ise bu listede sadece bir şirket bulunmaktadır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) istatistiklerine göre Türkiye, Öncü Teknolojilere Hazırlık Seviyesi Endeksi'nde 62’nci sıradadır.
AKDENİZ BÖLGESİ’NİN AR-GE PAYI SADECE YÜZDE 4
İlimiz ve Akdeniz Bölgesi’nin, Türkiye’nin 16,1 milyar dolarlık Ar-Ge harcamalarındaki payı incelendiğinde tablo daha da olumsuzlaşmaktadır. TÜİK’in İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması verilerine göre, Mersin ve Adana’dan oluşan TR62 Bölgesi’nin Ar-Ge harcamaları 237 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiş ve ülke toplamı içindeki payı yalnızca yüzde 1,5 olmuştur. Tüm Akdeniz Bölgesi'nin toplam Ar-Ge harcaması 645 milyon dolardır ve Türkiye genelindeki Ar-Ge harcamalarından aldığı pay sadece yüzde 4’tür.
MARMARA’DA YOĞUNLAŞMA VAR
Bu tablonun oluşmasındaki ana etken, Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarının yüzde 65’inin özel sektöre ait olduğu dikkate alındığında, sanayinin Marmara Bölgesi’nde yoğunlaşmasıdır. İstanbul’un tek başına Ar-Ge harcamalarından aldığı pay yüzde 29’dur. Marmara Bölgesi genelinde bu oran yüzde 48’e çıkmaktadır.
Diğer yandan, Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarının yüzde 35’i devlet ve yükseköğretim kurumlarına aittir ve bu alanda da Ankara öne çıkmaktadır. Ankara’nın Ar-Ge harcamalarındaki payı yüzde 30’dur. Böylece Marmara Bölgesi ve Ankara, ülke genelinde Ar-Ge harcamalarının yüzde 78’ini oluşturmaktadır” dedi.
MERSİN’DE 11 AR- GE MERKEZİ VAR
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de bin 348 özel sektör Ar-Ge merkezi olduğunu söyleyen Özdemir, Mersin’de ise yalnızca 11 Ar-Ge merkezi bulunduğunu ve bunun toplamın yüzde 0,8’ine tekabül ettiğini aktardı. “Akdeniz Bölgesi genelinde ise toplam 65 Ar-Ge merkezi (yüzde 4,8) yer almaktadır” diyen Ö. Abdullah Özdemir, “İstanbul'da Ar-Ge merkezlerinin yüzde 32’si bulunmaktadır. Bu oran, tüm Marmara Bölgesi için yüzde 63, Ankara da dâhil edildiğinde yüzde 75’e ulaşmaktadır.
AR-GE’DE TARIM VE GIDA SEKTÖRÜNÜN PAYI YÜZDE 2,5
Ülkemiz, tarımsal hasılada Avrupa’da birinci sırada, dünyada ise ilk on ülke arasında yer almaktadır. 32,6 milyar dolarlık tarımsal ihracat, Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 12,5’ini oluşturmaktadır.
Tarım ve gıda sektörü hem Mersin hem de Akdeniz Bölgesi için büyük önem taşımaktadır. Mersin, bitkisel üretim değeri ve tarımsal ihracatta üçüncü sıradadır. Akdeniz Bölgesi’ndeki Mersin, Antalya, Adana, Hatay ve Osmaniye illeri, Türkiye’nin yaş meyve ve sebze üretiminde önemli bir yer tutmaktadır. Bu beş il, Türkiye meyve üretiminin yüzde 34’ünü, sebze üretiminin ise yüzde 27’sini gerçekleştirmektedir. Ülkemizin tarımsal ihracatının yüzde 21’ini karşılamaktadırlar. Yaş meyve-sebze ihracatının yüzde 68’i ve narenciye ihracatının yüzde 78’i bu illerin firmaları tarafından gerçekleştirilmektedir.
Son yıllarda tarım ve gıda sektörünün stratejik önemi daha da belirginleşmiştir. Buna karşın, ülkemizin 16,1 milyar dolarlık toplam Ar-Ge harcamaları içerisinde tarımsal Ar-Ge harcamaları sadece 400 milyon dolar düzeyindedir. Başka bir ifadeyle, tarımsal Ar-Ge’nin toplam Ar-Ge harcamalarındaki payı yalnızca yüzde 2,5’tir. Özel sektörde faaliyet gösteren 1.348 Ar-Ge merkezinin ise sadece 87’si, yani yüzde 6,5’i tarım ve gıda sektöründe faaliyet göstermektedir.
BÖLGESEL VE SEKTÖREL DÜZEYDE AR-GE DESTEKLERİ ARTIRILMALI
Özetle: Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı yıllar içinde artarak yüzde 1,42’ye ulaşmış olsa da OECD ortalamasının yaklaşık yarısı kadardır. Marmara Bölgesi ve Ankara, Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarının yüzde 78’ini gerçekleştirmektedir. Akdeniz Bölgesi’nin payı sadece yüzde 4’tür. Stratejik öneme sahip tarım ve gıda sektörünün, mevcut Ar-Ge harcamalarından aldığı pay yalnızca yüzde 2,5’tir.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından hazırlanan ‘Rekabetin Yeni Dinamiği: Sanayide Teknolojik Dönüşüm” raporunda çok yerinde bir tespit yapılmaktadır: ‘Yeni teknolojiler, verimlilik artışları ve sürdürülebilirlik göstergelerinde iyileşme imkânı sağlarken, aynı zamanda sektörler arasındaki sınırları da ortadan kaldırmaktadır." Dolayısıyla tarım ve gıda sektörü de dahil olmak üzere tüm sektörler artık yalnızca kendi alanlarına odaklı kalmamakta; malzeme bilimi, yapay zekâ, enerji teknolojileri ve robotik gibi öncü teknoloji alanlarından beslenen platformlar haline gelmektedir.
İHRACAT İNOVATİF ÜRÜNLERE DAYANIYOR
Türkiye, tarımsal dış ticarette net ihracatçı konumdadır. Ancak ihracatımız, büyük ölçüde inovatif ve yüksek katma değere sahip olmayan ürünlere dayanmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkeler bu alanlarda yüksek bütçeli yatırımlar yapmaktadır. Rekabet gücümüzün korunması ve artırılarak sürdürülebilir hale gelmesi için geleneksel üretim ve ihracat modellerimizin yeniden ele alınması ve doğru Ar-Ge yatırımlarıyla yüksek katma değer yaratacak yeni modellere yönelinmesi gerekmektedir.
Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, ülkemiz şu anda dünyanın 17’nci büyük ekonomisidir. Ancak Marmara Bölgesi’ne sıkışıp kalan sanayi ve teknoloji yatırımları hem bölgesel ve sektörel dengesizliklere yol açmakta hem de önemli riskler taşımaktadır. Bu doğrultuda devletimizden beklentimiz, bu dengesizliği ve riski ortadan kaldıracak şekilde bölgesel ve sektörel düzeyde yeni Ar-Ge teşvik mekanizmalarının ve yatırım modellerinin geliştirilmesi ve mevcut desteklerin artırılmasıdır” şeklinde konuştu.