Haber Merkezi
Avrupa genelinde 2018-2023 yılları arasında doğa tahribatını belgeleyen bir çalışmaya göre Türkiye doğanın tahrip edilmesi bakımından açık ara birinci sırada. Araştırma, Türkiye’de günde 116 futbol sahası kadar doğa alanının yok edildiğini ortaya koydu.
30 AVRUPA ÜLKESİNDE YAPILAN ARAŞTIRMA SONUÇLARI
Avrupa genelindeki doğa tahribatını belgeleyen “Green to Grey” (Yeşilden Griye) adlı uluslararası araştırma projesinin verileri yayınlandı. Araştırmaya dahil ülkelerde doğa alanlarının nasıl hızla yok edildiğini bu dönüşümün yereldeki etkilerini araştıran projede 41 gazeteci çalıştı. Uydu görüntüleri, yapay zeka ve saha araştırmalarının birleştirilmesi ile yapılan araştırmada 30 ülkede 2018-2023 yılları arasında yaklaşık 9 bin km2, yani Kıbrıs büyüklüğünde doğa ve tarım arazisinin yok edildiği ortaya çıktı.
TÜRKİYE AÇIK ARA İLK SIRADA!
Projenin Türkiye ayağını yürüten The Black Sea adlı platformdan yapılan açıklamaya göre Türkiye, araştırmayı kapsayan 30 ülke arasında açık ara ilk sırada. Ülkemiz, incelenen toplam yüz ölçümünün yalnızca yüzde 12’sine sahip olmasına rağmen, doğa kaybının yüzde 21’inden sorumlu çıktı. Araştırma Türkiye'de günde yaklaşık 0,83 km² doğanın, yani 116 futbol sahası büyüklüğünde (İstanbul’un Anadolu yakası kadar) bir alanın yok edildiğini ortaya koydu.
EN BÜYÜK TAHRİBAT OSB’LERCE YAPILIYOR
Yapılan açıklamada verilerin toplanması ve sonuçlara dair şu değerlendirmelerde bulunuldu; “Verileri incelediğimizde yüzey alanı anlamında en büyük tahribatların organize sanayi bölgeleri tarafından yapıldığını gördük. OSB’ler listenin büyük bir kısmını kaplasa da yine yüzey alanı bakımından ilk sırada Akkuyu Nükleer Santrali geliyor. Otoyollar, altın, nikel-kobalt madenleri ise peşi sıra sıralanıyor.”
EN BÜYÜK TAHRİBATA YOL AÇAN PROJELER
Verilere göre, Türkiye'deki yüzey alanı anlamında en büyük tahribatlara yol açan faktörler şunlar: Mersin’de yapımı süren Akkuyu Nükleer Santrali, Organize Sanayi Bölgeleri (OSB)
otoyollar, altın, nikel-kobalt madenleri.
BAZI DOĞA TAHRİBATI ÖRNEKLERİ
Doğa tahribatının eski ve yenu uydu görüntüleri, belgelere ve dava süreçleri ile birlikte özetlenerek ortaya konduğu bazı örnekler şunlar; Karacabey/Taşpınar Köyü: Verimli tarım arazilerinin ve Uluabat Gölü'nün Teknosab OSB, otoyol, hızlı tren hattı ve TOKİ gibi mega projelerin tehdidi altında. Teknosab aynı zamanda binlerce kuşun yuvası olan Uluabat Gölü’nün suyuna da göz dikmiş durumda.
Sapanca'nın Bungalov Çılgınlığı: Hızla artan (4 bini aşkın) bungalov ve tiny house işletmelerinin, koruma statüleri değiştirilerek sit alanlarına ve dere yataklarına inşa edilerek Sapanca'nın doğasında kalıcı tahribat yaratıldı.
ÇALTILIDERE VE FİLYOS SULAK ALANLARI NASIL YOK EDİLDİ?
Sulak Alanların Yok Edilişi (Çaltılıdere ve Filyos): İzmir Çaltılıdere'de flamingoların ve pelikanların yuvasının lüks yat tesisine, Zonguldak Filyos Deltası'nın ise doğalgaz depolama ve OSB sahasına dönüştürüldü. Aliağa’nın Çaltılıdere köyündeki 200 dönümlük sulak alanın, tekne, yat, imalat bölgesi yapılması için, AKP Narlıdere İlçe Başkanı Aslan Bilgi ve İzmir Valiliği seferber oldu. 26 Ekim tarihinde İzmir Mahalli Sulak Alan Komisyonunun tartışmalı oturumunda, aralarında Vali Yardımcısı Ahmet Ali Barış ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Selahattin Varan’ın da olduğu 8 üyenin “evet” oyuyla 200 dönümlük arazi sulak alan olmaktan çıkarıldı. Komisyonun bu kararında Ege Üniversitesi öğretim üyelerine hazırlattırılan arazinin sulak alan özelliği kalmadığı raporunun etkili olduğu dile getiriliyor.Ancak, İzmir Mahalli Sulak Alan Komisyonunda yer alan bir üye, bölgenin sulak alan olduğuna dair Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından hazırlanan bir rapor olduğunu, fakat bu raporun Valilik tarafından komisyon üyelerine gösterilmediğini ileri sürdü.
Yine, Zonguldak’ta ise nadir türler de dâhil olmak üzere yüzlerce hayvan türüne ev sahipliği yapan Filyos Deltası devlet tarafından doğalgaz depolama sahası ve organize sanayi bölgesine dönüştürüldü.