Mersin sokaklarında yürünmüyor!
Her yer işgal altında!
Önüne gelen babasının malı gibi serilmiş caddelere sokaklara…
Yollar desen bir dokun bin ah işit!
Yaz geldi çile arttı!
Sahil, yaylaya ulaşmak yürek ister!
Çeşmeli Otobanı’nın Taşucu’na uzatılması projesinde halen daha Kızkalesi etabını aşabilmiş değiliz!
Geçiş garantili ama akıbeti belirsiz!
Akdeniz Sahil yolunu söylemiyorum bile…!
Ayrıca bir yandan nihayet açıldı diye sevindiğimiz havalimanı için; “Mersin’de faaliyet gösteren Çukurova Havalimanı’na yolcu garantisi ödemesi: Havalimanı açılmadan ödeme mi yapıldı?” iddiaları gündemde!
Yani şehri neresinden tutsan elinde kalıyor!
Kim ne yapıyor, ne amaçla yapıyor bilen beri gelsin!
Vah Mersinim vah…
Yıllardır aynı sorunların etrafında dönüp duruyoruz…
Çözüm üretmek için greve talip olanlar ‘engellerin’ büyüklüğü ile gün geçiriyor…
Çünkü onlar ne yolu sorun ediyor ne de mağdur oluyor…
Olan yine Mersin’e, bize oluyor!
Ama bizim de şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor!
Zira bu duruma gelmemiz de bizim de payımız var!
Partizanlık ile iş bilmez liyakatsiz kadroların görev gelmesi, kentin yararına olmayan işlere alkış tutarken acil ihtiyaçları dile getirmemek, istememek, hakkını savunmamak da işte bizi buralara getiren asli sebeplerin başında geliyor!