Nükleer santral Türkiye’nin 70 yıllık hayali…
‘Bölgesindeki bir çok ülkede varken neden Türkiye’de olmasın’ dediler…
‘Nükleer güç olmak stratejik güç’ dediler…
‘Enerji maliyetleri düşecek’ dediler…
‘kirliliği azaltacak’ dediler…
Dediler de dediler!...
Türkiye’nin nükleer enerji yolculuğu, 1950’li yıllara kadar uzanıyor. Bu süreçte birçok girişim ve plan yapılmış olsa da, çeşitli nedenlerle somut adımlar atılamamıştı. Özellikle 1960’lı ve 1970’li yıllarda nükleer enerji santrali kurma çalışmaları hız kazanmış, ancak ekonomik ve siyasi engeller nedeniyle projeler ertelenmişti. 1970’lerde Türkiye Elektrik Kurumu tarafından kurulan nükleer santral projesi, finansman ve teknoloji transferi sorunlarıyla karşılaştı.
1980’li yıllarda da benzer çabalar gündeme geldi. Mersin’de planlanan Akkuyu Nükleer Santrali için ilk adımlar 1986’da atılmış, ancak Çernobil faciası sonrası dünya genelinde artan çekinceler, Türkiye’deki nükleer enerji planlarını bir kez daha rafa kaldırmıştı.
1990’lı yıllarda yapılan ihaleler sonuçsuz kalırken, nükleer enerjiye dair girişimler uzun bir süre duraksadı.
Türkiye’nin nükleer enerji alanında somut adımları ise 2010 yılında, Rusya Federasyonu ile yapılan hükümetler arası anlaşmayla atıldı. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşası, bu süreçte Türkiye’nin 70 yıllık nükleer enerji hedeflerinin en büyük sembolü haline geldi. Bu projeyle birlikte Türkiye, dünya genelinde nükleer enerji üreticisi ülkeler arasına katılmayı hedefliyor.
Ama bu esnada Çernobil ve Fukuşima Nükleer Felaketlerinin sonuçları hala hesaplanamıyor!
Dünya hala bu nükleer felaketlerden nasıl yaralar aldı bilmiyoruz?
Bu felaketlerin bizi neye sürüklediğinden bihaberiz…
Ve ayrıca iklim değişikliği ile yaşanan küresel ısınmanın denizden alınan soğutma suyu ile çalışması gereken nükleer santraller için yarattığı tehlike ortada!
Hala hala de Akdeniz giderek daha ısınırken Akkuyu Nükleer buradan nasıl soğutma suyu alarak kullanacak?
İnşaat yönelik kalitesiz işçilik ve beton çatlağı gibi iddialar havada dururken nükleer atık meselesi ayrı bir parantez konusu…
Ama gel gelelim seçim var!
Vaat lazım!
Gündem değiştirmek gerek!
Büyük Türkiye için Akkuyu’nun bir ünitesinin de olsa devreye alınması seçim öncesi iktidar için büyük gövde gösterisi olacak bir adım…
Ama gerçekten değer mi?
Yaşam hakkı ne olacak?
İnsanın, doğanı, tüm canlıların yaşamını tehlikeye atabilecek, doğa karşısında çaresiz kalabileceğimiz teknolojilere ne kadar güvenebiliriz?
Akkuyu hayali bizi nereye götürür iyi hesaplamak lazım!
Ve bu hayale her açıdan bakmak lazım!