Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay’da görev yapan bir grup gazeteci ile İstanbul’da, UNİCEF tarafından düzenlenen, “ACAR Projesi Medya Çalışanları İçin Çocuk Hakları Çalıştayı”na katıldık.
Ve ne acıdır ki yaklaşık 10 ilden 100’e yakın gazetecinin katıldığı etkinlikte Mersin'de çocuğa şiddettin UNİCEF radarına girdiğini gördük!
UNİCEF buluşmasında geçtiğimiz Temmuz ayında Mersin’in Anamur ilçesinde bir dönerci dükkânında çalışan 12 yaşındaki Eyüp Can G.’nin aynı iş yerinde ustabaşı olarak çalışan 24 yaşındaki N.U. tarafından öldürülmesi ile ilgili vaka, uzmanlarca ele alındı.
Ve toplantıya katılan pek çok katılımcıdan ‘Mersin’den çok fazla asayiş, cinayet, vahşet haber geliyor. Neden? Ne oluyor?” sorularına muhatap olduk.
Aslında bu durum Mersin’e indirgenecek bir sorun değil, ülkemizde arttan şiddet maalesef ki öncelikle çocukları hedef alıyor.
Mersin’de vakaların artışı ile ilgili yetkililer daha sağlıklı rakamlar verebilecektir elbette ama benim dikkat çekmek istediğim husus kentteki huzur ve güven ortamının dışarıda nasıl algılandığı ile ilgili!
Kadın ve çocukların ve da dezavantajlı grupların Mersin’de bu kadar çok mağduriyet yaşamasına ilişkin; merkezi hükümetin, idarecilerin, yerel yönetimlerin, siyasilerin, sivil toplum kuruluşlarının takkeyi önüne koyup düşünmesi gerektiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Üç semavi dinin temsilcilerinin yan yana yattığı Mersin Şehir Mezarlığı, Türkiye’de ilk ve tek olurken bu hoşgörünün aynı alandaki Özgecan Aslan veya Bergen’e ait kabirler ile nasıl tehlikede olduğunu görmemiz lazım!